Obsesif kompulsif bozukluk hastalarında çocukluk çağı travması yüksek ve düşük olan bireylerin psikodinamik açıdan değerlendirilmesi
Abstract
Obsesif kompulsif bozukluk (OKB), takıntılar ve zorlantılarla karakterize bir ruhsal bozukluk olarak tanımlanır. Çocukluk çağı travmasına maruz kalan bireylerin, ileride obsesif kompulsif belirtiler ortaya çıkarması ihtimali yüksektir. Çocukluk çağı travması yaşayan bireylerin OKB ile ilişkisini gösteren epidemiyolojik çalışmalar olmasına rağmen, psikodinamik açıdan çocukluk çağı travması ve OKB arasındaki ilişkiyi inceleyen bir araştırmaya rastlanmamıştır. Bu çalışmanın amacı, OKB hastalarının çocukluk çağı travması düzeylerinin incelenmesi, depresyonla bağlantısının incelenmesi, travma alt türlerinin bu hastalarda hangi kişilik örgütlenme düzeyini yansıttığı ve sosyodemografik farklılıklarına etkisini ele almaktır. Örneklemi, 18-65 yaş aralığındaki Özel Terapi Tıp Merkezinde OKB tanısı almış ve tedaviye devam eden 60 hasta oluşturmuştur. Katılımcılara, Bilgilendirilmiş Onam Formu, Sosyodemografik Bilgi Formu, Kişilik Organizasyonu Envanteri (KOREN), Çocukluk Çağı Travmaları Ölçeği (ÇÇTÖ), Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ) ve Maundsley Obsesif Kompulsif Soru Listesi (MOKSL) uygulanmıştır. Analizler, IBM SPSS programı kullanılarak yürütülmüştür. Çocukluk çağı travma düzeyleri (ÇÇTD), alt boyutlarının düzeyleri ve OKB açısından sosyodemografik değişkenler açısından anlamlı ilişki saptanamamış olup, sadece duygusal ihmal düzeyi ve OKB semptom düzeyi arasında negatif ilişki saptanmıştır. Çocukluk çağı travma düzeyleri ile çocukluk çağı travma alt düzeyleri ve OKB semptom düzeyleri arasındaki korelasyonlar incelendiğinde aralarında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır. ÇÇTD, istismar ve ihmal düzeyleri ve OKB açısından primitif savunma, gerçeği değerlendirme ve kimlik difüzyonu ile anlamlı ilişki saptanamamış olup, sadece cinsel istismar ve primitif savunma arasında sınırda anlamlı ilişki saptanmıştır. Çocukluk çağı travma düzeyi yüksek olan OKB hastalarında depresyon seviyesi daha yüksek bulunmuştur. ÇÇT alt gruplarından duygusal istismar arttıkça depresyon seviyesinde artış saptanmıştır. MOKSL toplam ve KOREN alt grupları (primitif savunmalar, gerçeklik testi ve kimlik difüzyonu) arasında anlamlı ilişki saptanmıştır. Stepwise lineer regresyon analizinde analize KOREN’in alt ölçekleri, MOKSL ve BDÖ dahil edilmiş olup elde edilen modelde MOKSL ve BDÖ yer almıştır (F=6,213, p=0,004). Model varyansın %15’inin açıklamaktadır. Çalışmadan elde edilen sonuçlar mevcut alanyazınlar doğrultusunda tartışılmıştır. Son olarak araştırmanın sınırlılıkları ve önerileri belirtilmiştir. Obsessive-compulsive disorder (OCD) is defined as a mental disorder characterized by obsessions and/or compulsions. People who have been through a lot of trauma as children are more likely to develop obsessive-compulsive symptoms in the future. Although there are epidemiological researches showing a link between childhood trauma and OCD, there is a lack of literature focusing on trauma from a psychodynamic perspective. The purpose of this study is to investigate the childhood trauma levels of OCD patients, to examine its relationship with depression, to discuss which personality organization level the trauma subtypes reflect in these patients and its effect on sociodemographic differences. The sample composed of 60 patients aged 18-65 who were diagnosed with OCD in the Özel Terapi Tıp Merkezi and continued their treatment. Participants received an Informed Consent Form, a Sociodemographic Information Form, The Childhood Trauma Scale (CTQ), The Maudsley Obsessive Compulsive Questionnaire (MOKSL), The Inventory of Personality Organizations (IPO), and The Beck Depression Scale (BDI). Analyses were performed using the IBM SPSS program. No significant sociodemographic relationships were found between childhood trauma levels (CTS), the levels of its subdimensions, and OCD, but only a negative association was identified among emotional neglect and OCD. The levels of CTS, sub-dimensions and OCD levels were examined, and no relationship was identified between the correlations. Primitive defense, truth assessment and identity diffusion were not significantly related to CTS, levels of abuse and neglect and OCD, but only a marginal association was identified among sexual abuse and primitive defense. Patients with OCD who experienced a lot of childhood trauma were identified to have higher levels of depression. As emotional abuse from CT subgroups increased, depression levels increased. There was a strong link between the total MOKSL and KOREN subgroups (primitive defences, reality testing, and identity diffusion). In stepwise linear regression analysis, the subscales of KOREN, MOCL and BDI were included in the analysis, and MOKSL and BDI were included in the model obtained (F=6.213, p=0.004). The model explains 15% of the variance. The results obtained from the study were discussed in line with the existing literature. Finally, the limitations and recommendations of the research are stated.