Yetişkin bireylerin iklim değişikliği endişesi ile mental iyi oluş düzeylerinin değerlendirilmesi
Özet
Amaç: Bu çalışma; yetişkin bireylerde iklim değişikliği endişesi ile mental iyi oluş düzeyleri arasındaki ilişkinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Araştırma kesitsel tipte olup Mayıs Ekim 2022 tarihleri arasında bir İlçe Sağlık Müdürlüğüne bağlı kurumlara başvuran yetişkin bireylerle yürütülmüştür. Araştırmaya 18 yaş üstü olan, Türkçe okuma yazma bilen ve araştırmaya katılmayı kabul eden 513 yetişkin dahil edilmiştir. Araştırma verileri tanıtıcı bilgi formu, İklim Değişikliği Endişesi Ölçeği (İDEÖ) ve Warwick‐Edinburgh Mental İyi Oluş Ölçeği (WEMİO‐ Ö) kullanılarak yüz yüze toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde SPSS 25.0 ve AMOS 21.0 programları kullanılmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler, bağımsız gruplar t testi, ANOVA ve yapısal eşitlik modeli kullanılmıştır. Tip 1 hata düzeyinin %5’in altında olduğu durumlar istatistiksel anlamlılık olarak değerlendirilmiştir. Araştırmanın yapılabilmesi için Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan onay (Karar No: 20.04.2022/KAEK-280) ve kurumlardan izin alınmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan yetişkinlerin %58.8’i erkek ve yaş ortalaması 37.74±11.84 olup iklim değişikliğinden etkilenen meslek gruplarından %30.8 ile en çok seracılık/çiftçilik yapmaktadır. Katılımcıların %60.8’i iklim değişikliğine bağlı olağanüstü olay yaşamış olup %36.8’i kendisi yaşadığını belirtmiştir. Çalışmaya katılanların en fazla yaşadığı ilk üç olay sırasıyla orman yangını (%40.6), deprem (%29.2) ve sel (%19.7)’dir. Katılımcıların iklim değişikliğine yönelik en fazla aldıkları bireysel önlemler ise %91.2 ile yerlere çöp atmama, %78.4 ile çevreye zarar veren insanları uyarma ve %74.5 ile kısa mesafelerde yürüme ya da bisiklet kullanma olmuştur. Araştırmada yetişkinlerin İDEÖ puan ortalaması 33.92±10.27 ve WEMİO‐Ö puan ortalaması 50.20±11.88 bulunmuştur. Katılımcıların İDEÖ toplam, kaygı ve çaresizlik alt boyutları ile WEMİO‐Ö puan ortalaması arasında pozitif yönde bir ilişki bulunmuştur (p<0.001). Katılımcılardan iklim değişikliğine bağlı olağanüstü bir olayı yaşadığını belirten, bu olayları bir yakını yaşayan, medyadan takip edenlerin İDEÖ ve WEMİO‐Ö; kendisi yaşayanların ise İDEÖ puan ortalamaları anlamlı olarak daha yüksek bulunmuştur (p<0.05). Katılımcılardan orman yangını ve sel felaketi yaşayanların İDEÖ ve WEMİO‐Ö; hortum yaşayanların İDEÖ; deprem ve fırtına/kasırga yaşayanların WEMİO‐Ö puan ortalamaları daha yüksek saptanmıştır (p<0.05). Orijinal Değer ve Sonuç: Küresel bir sorun olan iklim değişikliği her geçen gün daha fazla etkisini göstermektedir. Araştırmada katılımcıların çoğunluğunun iklim değişikliğine bağlı olağanüstü olaylara tanık olduğu ve üçte birinin de bu olayları kişisel olarak deneyimlediği görülmüştür. Bu tür olaylara maruz kalan bireylerin fiziksel sağlık, zihinsel sağlık ve sosyal ilişkileri olumsuz etkilenebilir. Ancak, bu etkiler sadece doğrudan etkilenenleri değil, iklim olayları hakkında medya yoluyla bilgi edinenler arasında da iklim değişikliği endişesi yaratmaktadır. Bu çalışmanın en önemli sonuçlarından birisi de iklim endişesine bağlı kaygı ve çaresizlik alt boyutları ile mental iyi oluş düzeyi arasında pozitif yönde bir ilişkinin bulunmasıdır. Bu da kaygı ve çaresizlik yaşayan bireylerin daha fazla bilgi edindiğini ve farkındalıklarını artırdığını göstermektedir. Bu nedenle, iklim değişikliğine karşı hazırlıklı olmanın, farkındalık yaratmanın ve önlemler almanın kişilerin mental sağlığını olumlu yönde etkilediği söylenebilir. Sonuç olarak, birey ve toplum düzeyinde iklim değişikliği farkındalık çalışmalarının artırılması önemlidir. Bu çalışma sonuçlarının, ilerleyen zamanlarda iklim değişikliğinin toplum ruh sağlığına etkisinin değerlendirilmesinde yol gösterici olacağı düşünülmektedir. Objective: This study aims to determine the relationship between climate
change worry and mental well‐being levels in adults.
Methods: The research is cross‐sectional and was conducted with adult
individuals who applied to institutions affiliated with a District Health
Directorate between May and October 2022. A total of 513 adults aged 18 and
over, literate in Turkish, and willing to participate in the research were
included. Research data were collected through face‐to‐face interviews using a
demographic information form, the Climate Change Worry Scale (CCWS), and
the Warwick‐Edinburgh Mental Well‐Being Scale (WEMWBS). SPSS 25.0 and
AMOS 21.0 software programs were used for data analyzis. Descriptive
statistics, independent samples t‐tests, ANOVA, and structural equation
modeling were used for data analyzis. Situations where the Type 1 error level
was below 5% were considered statistically significant. Ethical approval was
obtained from the Akdeniz University Faculty of Medicine Clinical Research
Ethics Committee (Decision No: 20.04.2022/KAEK‐280), and permissions were
obtained from the institutions to conduct the research.
Results: Of the participants in the study, 58.8% were male, with an average
age of 37.74±11.84, and the most affected occupational group by climate
change was greenhouse farming/farming, with 30.8%. A total of 60.8% of the
participants had experienced extraordinary events related to climate change,
and 36.8% reported experiencing them personally. The top three events most
frequently experienced by the participants were forest fires (40.6%),
earthquakes (29.2%), and floods (19.7%). The most common individual
measures taken by the participants regarding climate change were not littering (91.2%), warning people who harm the environment (78.4%), and walking or
cycling short distances (74.5%).
In the study, the CCWS average score for adults was 33.92±10.27, and the
WEMWBS average score was 50.20±11.88. A positive relationship was found
between participantsʹ CCWS total, anxiety, helplessness sub‐dimensions, and
WEMWBS average scores (p<0.001). Participants who reported experiencing
extraordinary events related to climate change, those who had a close relative
experience such events, and those who followed them through the media had
significantly higher CCWS and WEMWBS scores; while those who personally
experienced such events had significantly higher CCWS scores (p<0.05).
Participants who experienced forest fires and floods had higher CCWS and
WEMWBS scores, those who experienced tornadoes had higher CCWS scores,
and those who experienced earthquakes and storms/hurricanes had higher
WEMWBS scores (p<0.05).
Originality and Conclusion: Climate change, a global issue, is increasingly
manifesting its impact day by day. In the study, it was observed that the
majority of participants have witnessed extraordinary events attributed to
climate change, with one‐third personally experiencing these events.
Individuals exposed to such events may experience adverse effects on their
physical health, mental well‐being, and social relationships. However, these
impacts are not confined solely to those directly affected. Worrys regarding
climate change have become prevalent even among individuals who acquire
information about it through the media. One of the most noteworthy findings
of this study is the positive correlation identified between climate anxiety, the
sub‐dimensions of helplessness, and the level of mental well‐being. This
implies that individuals experiencing anxiety and helplessness tend to seek
more information and increase their awareness. Hence, it can be concluded
that preparedness for climate change, awareness raising, and the
implementation of preventive measures have a favorable impact on
individualsʹ mental health. In conclusion, it is important to increase climate
change awareness studies at the individual and society levels. It is believed
that the findings of this study will serve as a guiding light for the assessment
of climate changeʹs impact on public mental health in the future.