Türk ve Alman ceza hukukunda hayvanların korunması: Hayvanların mağdurluk konumunun tür adaleti perspektifiyle incelenmesi
Özet
Yeşil kriminoloji, çevresel problemlere yönelik farkındalığın gelişmesiyle ortaya çıkan ve ceza hukukunun özellikle de “zarar” ve “mağdur” anlayışını eleştirel bakışla yeniden ele alan bir yaklaşımdır. Bu kapsamda yeşil kriminoloji anlayışını savunanlar, hukuk sistemlerinde hayvanların hukuki statüsünü ve hayvanlara yönelik olarak işlenen suçlarda hayvanların mağdur statüsünü tür adaleti perspektifiyle eleştirmekte ve hayvanların da doğrudan suçun mağduru olarak ele alınabileceğini savunmaktadır. Nitekim
günümüzde birçok hukuk sisteminin hayvanların ceza hukuku normları vasıtasıyla korunmasına yönelik çeşitli düzenlemeler yaptığı görülse de hayvanlara yönelik suç teşkil eden fiillerde hayvanlar mağdur olarak kabul edilmemekte, hukuken korunan değer insan veya insanın bazı menfaatleri olmaktadır. Bu durum hayvanların hukuki statüsünden ve onların hukukta bir “eşya” olarak tanımlanmasından kaynaklanmaktadır. Green criminology is an approach that emerged with the growing
awareness of environmental issues. This approach critically reexamines
certain aspects of criminal law. Advocates of the green criminology
perspective criticize the legal systems for their treatment of animals,
challenging the legal status and the victim status of animals in crimes
committed against them from a perspective of species justice. They argue that
animals can be considered as victims of a crime. Although many legal systems
have made various regulations to protect animals through criminal law
norms, in offenses against animals, animals are not recognized as victims,
and the legally protected value is either the human being or some human
interests. This situation arises from the legal status of animals and their
definition as “property” in the law











