Doğum hemşireleri ve ebelerin COVID-19 salgını sırasındaki deneyimleri: tanımlayıcı-yorumlayıcı nitel bir çalışma
Tarih
2023Yazar
Güdül Öz, Hatice
Akgün, Mehtap
Turgut, Yasemin
Yangın, Hatice
Boz, İlkay
Üst veri
Tüm öğe kaydını gösterÖzet
Giriş: COVID-19 salgınının doğum hizmetleri üzerindeki etkisi, kadın
doğum hemşireleri ve ebelerin obstetrik bakım deneyimlerinde değişikliklere
yol açmıştır.
Amaç: Yeniden Kavramsallaştırılmış Hastalıkta Belirsizlik Kuramı 'na
dayanarak, COVID-19 salgınına ilişkin belirsizliklerin, kadın doğum
hemşireleri ve ebelerin doğum hizmetlerindeki deneyimleri üzerindeki
etkisini açıklamaktır.
Gereç ve Yöntem: Bu çalışma tanımlayıcı- yorumlayıcı nitel bir tasarıma
sahiptir. Yarı yapılandırılmış görüşme rehberi kullanılarak Ekim-Aralık
2020 tarihleri arasında dokuz kadın doğum hemşiresi ve sekiz ebe olmak
üzere 17 katılımcı ile görüşmeler yapılmıştır. Veriler yorumlayıcı
fenomenolojik tarafından desteklenen adımlar kullanılarak analiz edildi ve
Niteliksel Araştırmayı Raporlamak için Birleştirilmiş Kriterler kullanılarak
rapor edilmiştir.
Bulgular: Çalışmanın analizi sonucunda elde ettiğimiz veriler, Yeniden
Kavramsallaştırılmış Hastalıkta Belirsizlik Kuramı’ nın beş kategorisi ile
ilişkili olan 13 temadan oluşmaktadır. Sonuç olarak, kadın doğum
hemşireleri ve ebelerin COVID-19 salgını sırasında kadınların değişen
bakım ihtiyaçlarını karşılamada kişisel ve mesleki zorluklar yaşadıkları tespit
edilmiştir. Doğumun ertelenemez doğası, katılımcıların obstetrik bakımı
sürdürmeleri için içsel bir motivasyon kaynağıydı. Katılımcılar, COVID-19
pandemisinin belirsizliğinin kadınlarda korku, endişe ve yalnızlık yarattığını,
bu nedenle kadınlara daha şefkatli bakım sağlamaya çalıştıkları ve obstetrik
bakımın kalitesini korumaya çalıştıkları söylenebilir. İronik bir şekilde
katılımcılar şiddete, toplumdan gelen şikayetlere ve kötü muameleye maruz
kalırken, sağlık politika yapıcılarının yıllık izin iptalleri, fazla mesai saatleri
ve “yorgunluk tazminatı” ödemelerindeki adaletsizliklere de maruz
kalmışlardır.
Sonuç: Kadın doğum hemşireleri ve ebeler, COVID-19 salgınıyla ilgili bazı
zorluklar yaşadılar ancak bunu yine de psikolojik ve mesleki gelişim için bir
fırsat olarak algıladılar. Bir pandemi sırasında bakıma ilişkin sonuçların
kanıta dayalı bir değerlendirmesi ve belirlenen zorlukların ortaya çıkarılması,
sağlık iş gücünü desteklemeye devam eden yöneticiler için çok önemlidir.
Bu çalışma, gelecekteki olası pandemilerde kadın doğum hemşireleri ve
ebelerin ihtiyaçlarının karşılanması konusunda sağlık politika yapıcılarına ve
yöneticilere destek olmaya yönelik öneriler sunmaktadır. Background: The impact of the COVID-19 pandemic on maternity services resulted in changes experiences of nurses and midwives in obstetric care. Aim: To explore the effect of the uncertainties related to COVID-19 pandemic on the experiences of nurses and midwives in maternity services based on the Reconceptualized Uncertainty in Illness Theory. Methods: This was a descriptive-interpretive qualitative study. Using a semi-structured interview guide, interviews were conducted with 17 participants including nine obstetric nurses and eight midwives between October and December 2020. Data were analysed using steps informed by hermeneutic phenomenology and reported using Consolidated Criteria for Reporting Qualitative Research. Results: Data were based on the five categories of Reconceptualized Uncertainty in Illness Theory with 13 themes. It was found that obstetric nurses and midwives experienced personal and professional challenges in meeting the changing care needs of women during the COVID-19 pandemic. The non-deferrable nature of childbirth was an intrinsic motivator for participants to maintain obstetric care. Participants stated that the uncertainty of the COVID-19 pandemic creates fear, anxiety and loneliness in women, so they try to provide more compassionate care to women and try to maintain the quality of obstetric care. Ironically, the participants were exposed to violence, complaints and ill-treatment by the society, and injustices in annual leave cancellations, overtime hours and "exhaustion compensation" payments by healthcare policy makers. Conclusion: Obstetric nurses and midwives experienced some challenges related to the COVID-19 pandemic, but they still perceived it as an opportunity for psychological and professional growth. An evidence-based assessment of the implications for care during a pandemic and revealing the identified challenges are very essential for leaders who continue to support the health workforce. This study provides recommendations for supporting healthcare policymakers and leaders to meet the needs of obstetric nurses and midwives in possible future pandemics.