Immanuel Kant'ın fakülteler çatışması ve Almanya'da üniversite idesinin doğuşu
Özet
Immanuel Kant'ın 1798 yılında yazdığı Fakülteler Çatışması adlı eseri 19. yüzyılda doğan ve gelişen üniversite idesinin kaynağını oluşturur. Hayatın sonuna doğru kaleme aldığı bu eserinde Kant, yaşadığı yıllarda bir "alt fakülte" olarak görülen felsefe fakültesinin konumuna itiraz ederek, felsefenin, üniversite bünyesindeki teoloji, tıp ve hukuk fakültelerini sorgulama ve eleştirme yeteneğinden ötürü hepsinden öncelikli olduğunu yazar. Kant üniversitenin çatısı altındaki tüm bilimlerin tüm bilimlerin birliğini, kurum olarak üniversitenin de devlete hizmet etmekle birlikte, devletin amaçlarından bağımsız olarak çalışması gerektiğini ifade ederek modern üniversite idesinin temelini atar. 19. Yüzyılın başında Berlin'de yeni bir üniversite kurulmasına karar verilmesiyle birlikte dönemin filozofları bu konudaki derslerinde ve eserlerinde üniversitenin nasıl bir kurum olması gerektiği konusunda görüşlerinin belirtirler. Fichte, Schelling, Schleiermacher ve Steffens gibi filozoflar bilimlerin birlikteliğini ve Kant'ın deyimiyle "akıl bilimi" olan felsefenin, üniversite bünyesindeki tüm bilimleri sorgulama yeteneği ve yetkisi olduğunu vurgular. Wilhelm von Humboldt 1809 yılında kurulan üniversitenin bir eğitim ve araştırma kurumu olarak bilim idesi tarafından yönlendirilmesi gerektiğini yazar ve bu kurumda çalışan bilim insanlarının hayatının iki temeli olduğunu dile getirir: "Tek başınalık ve özgürlük." Humboldt'un üniversite idesinin özünü oluşturan bu düşünceleri 20. yüzyılın başında Spranger, Jaspers, Gadamer gibi düşünürler tarafından yeniden ele alınır. Humboldt'un düşüncelerinden yola çıkan ve bu konuda çok sayıda eser veren Karl Jaspers üniversite idesinin doğuşunu Immanuel Kant'a bağlar. Onun halefi olan Hans-Georg Gadamer de idelerin hiçbir zaman tam anlamıyla gerçekleşmediğini, idelerle gerçekliğin bazen birbirinden uzaklaştığını, önemli olanın, idelerle yaşamayı öğrenmek olduğunu vurgular.