Radicular groove of maxillary premolar: is a “danger zone”?
Özet
Objectives: To evaluate the presence of radicular groove and dentin thickness on the palatal aspect of the buccal
root of maxillary first premolars using cone-beam computed tomography (CBCT).
Materials and methods: Images of 312 maxillary first premolars belonging to 187 patients (between 18-69
years, 94 females and 93 males) who were referred to the clinic were retrospectively reviewed. Root canal
treatment, periapical lesion, and post-core were excluded. One and three-rooted premolars were also excluded.
CBCT images were viewed on the axial plane to detect grooves. The concave area on the palatal aspect of the
buccal root was recorded as a groove. Buccal and palatal dentin thicknesses were measured by two observers at
the level of 3 mm below furcation. Statistical analyses were performed.
Results: Buccal and palatal thicknesses were 1.28(±0.25) and 0.87(±0.13) mm, respectively. According to
Student’s t-test, buccal dentin thickness was statistically higher than palatal dentin. The prevalence of groove
was 82.05%. While palatal thickness without groove was 0.93(±0.14) mm, palatal thickness corresponding to
groove was 0.82(±0.12) mm. One-way ANOVA showed palatal and buccal thickness in group 1 (18-35 years) was
statistically lower than group 3 (>65 years). No statistical difference in thickness was observed between sex and
left or right side.
Conclusions: Palatal thickness related to groove can be considered a “danger zone” for post-core and
endodontic treatment. Considering the high prevalence (82.05%) and thin dentin of the groove, more
conservative canal and post space preparation and CBCT examination are recommended to avoid perforation. Amaç: Bu çalışmanın amacı maksiller birinci premolardaki bukkal kökün palatinalinde bulunan oluğun prevalansının ve ayrıca bukkal ve palatinal dentin kalınlığının konik-ışınlı bilgisayarlı tomografi kullanarak (KIBT) incelenmesidir Yöntem: Çalışmaya, kliniğe başvuran 187 hastaya ait (18-69 yaş arası, 94 kadın ve 93 erkek) 312 premolar dişin KIBT görüntüsü dahil edildi. Kanal tedavili, post uygulanmış, tek veya üç köklü premolar dişler çalışma dışı bırakıldı. Kök oluğunu tespit edebilmek için KIBT görüntüleri aksiyel kesitte incelendi. Bukkal kökün palatinalindeki konkav alanlar oluk olarak kaydedildi. Bukkal ve palatinal dentin kalınlıkları iki gözlemci tarafından, furkasyonun 3 mm altından ölçüldü. İstatistiksel analiz yapıldı. Bulgular: Bukkal ve palatinal dentin kalınlıkları sırasıyla 1,28(±0,25) ve 0,87(±0,13) olarak bulundu. Student’s ttestine göre, bukkal dentin kalınlığı palatinaldeki dentin kalınlığına göre istatistiksel olarak anlamlı derecede fazla bulundu. Bukkal oluk prevalansı %82,05 olarak kaydedildi. Oluk bulunmayan palatinal dentin kalınlığı 0,93(±0,14) mm iken oluk bulunan palatinal dentin kalınlığı 0,82(±0,12) mm olarak tespit edildi. Tek yönlü ANOVA testine göre, palatinal ve bukkal kalınlık grup 1(18-35 yaş)’de istatistiksel olarak anlamlı derecede grup 3 (>65 yaş)’e göre daha inceydi. Cinsiyet ve sağ-sol arasında dentin kalınlığı açısından bir farklılık gözlenmedi. Sonuçlar: Kök oluğu bulunan bölgedeki dentin kalınlığı kanal tedavisi ve özellikle kök dentininde kayba sebep olan post uygulamaları açısından “tehlikeli bölge” olarak düşünülebilir. Kök oluğunun yüksek prevalansı ve kök oluğundaki ince dentin varlığı düşünüldüğünde, klinikte perforasyon oluşumu engellemek için, işlem öncesi üç boyutlu inceleme ve ayrıca daha konservatif kanal şekillendirmesi ve post boşluğu hazırlığı önerilir.